Bir Öğretmenin Gözünden: Yüz Yüze Derslerde Gözlemlediğim 5 Sihirli An

Bir Öğretmenin Gözünden: Yüz Yüze Derslerde Gözlemlediğim 5 Sihirli An
İçindekiler:

Merhaba sevgili anneler ve babalar,

Bir öğretmen olarak, her gün o sınıfın kapısından içeri girdiğimde beni en çok neyin heyecanlandırdığını sık sık düşünürüm. Elbette, bir çocuğun yeni bir kelimeyi doğru telaffuz etmesi ya da bir gramer kuralını çözmesi mesleki bir tatmin verir. Ancak yıllar içinde anladım ki, asıl sihir, müfredatın satır aralarında, ders planlarının ötesinde saklı olan o küçük, paha biçilmez anlarda gizli.

Bir Öğretmenin Gözünden: Yüz Yüze Derslerde Gözlemlediğim 5 Sihirli An

Merhaba sevgili anneler ve babalar,

Bir öğretmen olarak, her gün o sınıfın kapısından içeri girdiğimde beni en çok neyin heyecanlandırdığını sık sık düşünürüm. Elbette, bir çocuğun yeni bir kelimeyi doğru telaffuz etmesi ya da bir gramer kuralını çözmesi mesleki bir tatmin verir. Ancak yıllar içinde anladım ki, asıl sihir, müfredatın satır aralarında, ders planlarının ötesinde saklı olan o küçük, paha biçilmez anlarda gizli.

Bunlar, karnelere not olarak yazılamayan ama bir çocuğun öğrenme sevgisini bir ömür boyu şekillendiren anlardır. İşte benim gözümden, yüz yüze bir sınıfın online olarak asla kopyalanamayacak, o insani dokunuşlarla dolu 5 sihirli anı:

1. Sessizliği Bozan İlk Fısıltı

Her sınıfta o ilk haftalar sessizliğini koruyan, gözleriyle her şeyi tartan bir çocuk vardır. Onu zorlamaz, sadece ona güvenli bir alan sunarsınız. Ve bir gün, bir grup aktivitesi sırasında, o ana kadar hiç sesini duymadığınız o çocuk, yanındaki arkadaşının kulağına eğilip doğru cevabı fısıldar. İşte o an sihirlidir. Çünkü o fısıltı, sadece bir kelime değil; yeşeren bir özgüvenin, "Ben de buradayım ve ben de biliyorum" demenin ilk adımıdır.

2. "Benim Var, Sana da Vereyim": Paylaşılan Bir Kalemden Doğan Dostluk

Bir öğrencim, resim yaparken kırmızı kalemini bulamaz. Tam üzülecekken, karşısında oturan arkadaşı, kimseden bir talimat almadan, sessizce kendi kırmızı kalemini ona doğru uzatır. Bu, saniyeler içinde gerçekleşen basit bir eylemdir ama aslında içinde kocaman bir ders barındırır: empati, cömertlik ve takım ruhu. Bu, "biz" olmayı öğrenmenin en saf halidir.

3. Anlaşılmaz Bir Şakaya Atılan Ortak Kahkaha

Bir çocuk, yeni öğrendiği kelimelerle bir şaka yapmaya çalışır. Cümle devriktir, anlam tam oturmamıştır ama niyet o kadar bellidir ki... Sınıftaki birkaç arkadaşı onun ne demek istediğini anlar ve hep birlikte içten bir kahkaha patlatırlar. Bu kahkaha, dilin gramerden ibaret olmadığının, asıl amacının bağ kurmak olduğunun en güzel kanıtıdır.

4. "Öğretmenim, Bak!" Gururu

Bir çocuk, dakikalardır uğraştığı zor bir yapbozu bitirir veya bloklarla hayalindeki kuleyi yapar. Koşarak yanınıza gelip bir ödül istemez, bir aferin beklemez. Sadece elinizden çekiştirip "Öğretmenim, bak!" der. İhtiyacı olan tek şey, o başarının sizin tarafınızdan görülmesi, tanınmasıdır. O andaki göz göze geliş, paylaşılan o sessiz gurur, bir çocuğun motivasyonunu ateşleyen en güçlü kıvılcımdır.

5. Kapıdaki Bekleyiş: "Biraz Daha Oynayabilir miyiz?"

Ders bitmiş, aileler kapıda çocuklarını beklemektedir. Ama içeride bir grup çocuk, kurdukları oyuna veya yaptıkları etkinliğe o kadar dalmıştır ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştır. "Ama daha bitirmemiştik!" diye sızlanmaları veya "Lütfen biraz daha oynayabilir miyiz?" diye pazarlık yapmaları... İşte bu, bir öğretmenin duyabileceği en güzel cümledir. Çünkü bu, sınıfın artık bir "derslik" olmaktan çıkıp, ait olmak istedikleri, neşe dolu bir "yuva"ya dönüştüğünün işaretidir.

Bu anlar, bir çocuğun hayatına dokunmanın ne demek olduğunu bize her gün yeniden hatırlatır. Ve bu insani dokunuş, öğrenmeyi unutulmaz kılan asıl sihirdir.

30 Temmuz 2025
cover
İlk deneme dersi
Tamamen Ücretsiz!
3 adımda hemen deneme dersinizi planlayın.
Bunlar ilginizi çekebilir

Farklı Bir Sorunuz mu Var?

Biz sizi arayalım.
Kişisel bilgileriniz KVKK kapsamında işlenmektedir.